28 Mayıs 2015 Perşembe

Yazin Kurtaricisi: Gilette Venus Breeze

Hayatım boyunca ağdadan nefret ettim. En yanaşabildiğim yöntem epilatorler oldu. Bu git geller sırasında en yakın arkadaşım jiletler oldu. O serüven nasıl başladı derseniz de babamın stoktaki jiletlerini çalmamla. Ne yani sanki siz hiç yapmadınız haha.
2 senedir lazer epilasyona gidiyorum. Ya da gidiyormuş gibi yapıyorum desem daha doğru olur çünkü üşengeçliğim sağolsun 2 hatta bazen 3 ayda bir gidiyorum ve şimdi size o 3 ay aralıklarda en büyük kurtarıcım olan Venus Breeze jiletten bahsedeceğim! not: lazere gidiyorsanız lütfen buradan uzaklaşın. Çünkü bu güzellik tüm emeklerinizi boşa çıkaracak. Bu meret varken randevulerle uğraşmak bir de acı çekmek istemeyebilirsiniz.

Öncelikle başlığından bahsedeyim. Ben zaten Venus jiletlerini oldukça beğeniyorum. Jiletin diğer turuncu modelinden bir farkı yok. Peki ya şu etrafındaki sabunumsu şey? Jiletlerken bir yandan da köpük ya da sabun gibi şeyler kullanmanıza gerek kalmadan tertemiz yapmanıza yarayan bir sabun! Duştayken zaten ıslak olduğunuz için hiçbir ek işlem uygulamadan jilet yapmaya başladığınızda o zaten bölgeyi yumuşatıyor. Hem kılları daha rahat alıyorsunuz hem de aldıktan sonra teniniz kurumuyor. Bence bir diğer artısı da jilet yaralarını önlemesi. Sabunun teninizle jilet arasında belli bir mesafe sağlıyor olması, sizin kendinizi yanlışlıkla jiletleyip yaklaşık 1 saat akan kanı durdurmaya çalışmanızı engelliyor. Sabunun yapısı da çok enteresa bence. Köpürmüyor. Jel gibi kalıyor. Ve gerçekten teni yumuşatıyor.


Jiletin başlığından bahsettik. Gelelim sapına! Oynar başlıklı olması sayesinde en en en girilmesi zor yerlere ulaştığını söylememe gerek yok sanırım. Başlığı takması çıkarması da çok kolay. Seviyoruz deli gibi.


Ve son olarak fiyat ve nerede ulaşabileceğiniz bilgileri. Benim bildiğim tek başlık ve sapı 25 lira gibi bir fiyata satılıyor. Gratislerden alabilirsiniz. Onun dışında birçok bakım ürünü satan mağazada ve internette de mevcut. Ama siz daha önce Venus jiletlerden kullandıysanız (herhangi birini; mor, turuncu vs) zaten bence bunu almanıza gerek yok. Çünkü başlıklar hepsiyle uyumlu. 4lü başlık da 32 liraya satılıyor. O da aynı şekilde gratislerde, bakım ürünü satan mağazalarda ve online satış sitelerinde mevcut. Ben tüm kalbimle bunu tavsiye ederken asla pişman olmayacağınızı da söylüyorum!




16 Mayıs 2015 Cumartesi

Lipgloss Vakti!

Yaz geliyor mu gelsin mi acaba derken geldi! Lip glossların tam zamanı! İki posta böldüğüm Lip Gloss serisinin ilk bölümüyle karşınızdayım: Mac ve Bobbi Brown. Anneler günü indiriminde yakaladığım Bobbi Brown'la birlikteliğimiz daha yeni olsa da hakkında bir iki lafım olacak canım! Siz de YKM'nin online satışını kovalayın. İnanılmaz indirimler olabiliyor! Tık tık --> http://www.ykm.com.tr



Sol baştan sırayla: Mac - Talk Sexy, Bobbi Brown - Ultra Violet 4 ve Mac - Romantic Overture.
Flashlı ve flashsiz çekimleriyle karşınızdalar!



Flashsiz çekim biraz (!) başarısız olsa da aşağı yukarı renkleri göstermek istedim. Zaten Mac'in Talk Sexy'si hariç pek de alışık olmadığınız renkler değiller. Şimdi ayrıntılı bakalım.




Aralarından favorim olan Talk Sexy morumsu bir gloss gördüğünüz gibi. İçerisinde bariz ışıltıları hatta simleri olan ve mürdüm yansımalı bir renk. Altına herhangi bir ruj geçmeden de kullanabileceğiniz bu renk, yazın bordolardan ve koyu morlardan uzak duranlara ama o renkleri de özleyenlere ilaç gibi gelir yahu! Ben genelde önce Mac - Pure Heroin ya da Note'un 18 numaralı mürdümümsü bordosunu sürüp sonra bu glossu uyguluyorum. Ama tercih size kalmış! Kalıcılık için orta seviye diyebileceğim bu glosslardaki en büyük sorun: yapış yapışlık :( 


Romantic Overture! Dudağa hafif bir turunculuk veriyor ve çok doğal duruyor. İçindeki sim ve ışıltılar asla Talk Sexy kadar değil. Ama yine de hafife almamak lazım. Gündüz kullanımı için ideal. Yapışma hissi aynı Talk Sexy'de olduğu gibi bunda da devam ediyor -.-


Geldik başta hayal kırıklığına uğratan ama sonra yüzümü güldüren Bobbi Brown Ultra Violet'e. Öncelikle ben bu glossu renk veriyor sanarak aldım. Heralde hakkında yorum okumadan aldığım sayılı ürünlerdendir. Neyse canım arada olur böyle hatalar. Neyse ki yapısı itibariyle beni inanılmaz mutlu etti! hafif bir morluk verse de bu dudak nemlendiricilerinin verdiği renkler kadar kısıtlı. Yapışkanlığı asla Mac gibi değil. Ama sonuçta bir lipgloss! Hiç yapışkan olmamasını bekleyemeyiz. Ve en güzel özelliği de kalıcılığı. Ya benim gibi bir sigara kullanıcısı ve çay kahve manyağı bile bu glossla baya idare edebiliyor! Eğer aklınızda alsam mı almasam mı gibi bir soru işareti varsa aman kaçırmayın derim. Ben çok memnun kaldım :)

12 Mayıs 2015 Salı

Youngblood ve Mineral Makyaj

Ben makyajda en önemli şeyin cilt eşitliği olduğuna inanan biri olarak bile fondotenlere bir türlü ısınamadım. Birçok denememden sonra ancak BB creamlerle rahat edebildiğime karar vermiştim. Tüm bu süreçte bir de anneme uygun fondoten arayışındaydık. Annemin ah sen bir de beni gençken görecektin nidalarını geride bırakırsak annem makyaj yapmayı sevmiyor. Ki bence de fondoten, hem yaş ilerledikçe oluşan kırışıklıkları daha da ortaya çıkarıyor, hem de o kadar uğraşlarla açılan gözenekleri neden tekrar dolduruyoruz gibi bir soruya neden oluyor.
Bence kırışıklarla en iyi anlaşan ürünler mineral makyaj ürünleri! Zaten amacı çok çok ince yapıda olmak olan bu ürünler güneş koruması ve bazı cilt sorunlarına karşı iyileştirici etki de bulundurabiliyor. Şimdi mineral makyaj ürünü nedir sorumuza yeterli cevap verebildiysem elimde olan 3 Youngblood ürününe geçelim!


Liquid Mineral Foundation ile başlıyoruuuz. Hayatımda bu kadar ince bir fondoten kullanmadım! Hatta şöyle söyleyeyim: ilk denememi evde sadece fondoten uygulayarak denemiştim ve gece uyku vakti geldiğinde fondoten sürdüğümü unutup "ay cildim ne güzelmiş" diye düşündüm. Tabi fondotenli olduğumu hatırlayana kadar geçirdiğim güzel birkaç saniyeydi sadece haha. O kadar ince ki elle uygulamak biraz zor. True Match'in Türkiye'de satılan paketleri gibi pompalı bir sistemi var. Ancak kendisi True Match kadar sıvı olmadığı için ortalık pisletecek şekilde değil. Islak ve doğal bir bitişi var. Bu ürün bence en çok kuru tenlere uysa da T bölgesine pudra geçilirse yağlı ciltlere bile uyum sağlayacaktır! Öve öve bitiremedim. Çok sevdim yahu! Ve kırışıklıkları olanlar için birebir çünkü en azından annemde gözlemlediğim kadarıyla ince yapısı sayesinde çizgilere dolması en düşük seviyede :)


Youngblood allık, şu 3 ürün içinde en az ilgimi çeken ürün oldu. Pigmentasyonu iyi. Pembelik ve şeftalilik barındıran bir renk ortaya çıkarıyor. Ama hayatımın allığı, of seviyorum deli gibi denecek bir özellik de bulamadım. Aynalı olması herrr zaman artı 1! Çantaya atılacak ürünlerden.


Geldik daha önce 2 tane bitirdiğim Youngblood maskaralara. Eğer siz de benim gibi volum veren maskaralara aşıksanız bu maskara tam sizlik. Ben uzunluk ya da örümcek bacağı gibi ayrılan kirpiklere çok da düşkün değilim. Yani sevsem de her zaman eğer ortada baya baya volum veren bir rimel varsa oyumu ben ondan yana kullanırım. 2 tane bitirdiğim için rahatlıkla söyleyebilirim ki dökülme ya da akma yapmıyor! 


Not: Fotoğraf kaliteleri için şimdiden özür dilerim. Sınav dönemi falan derken kötü bir döneme denk geldi bu blog işi. En kısa zamanda daha "iç açıcı" fotoğraflarla karşınızda olacağım.

4 Mayıs 2015 Pazartesi

#wetwildicindahaiyipaketleme

Heyyo!

Başlıktan da anlayabileceğiniz gibi Wetnwild'ın artık daha iyi paketleme yapması için sitemlerdeyim! Hadi artık o güzel rujlarının paketlemesinin değişiminden vazgeçtim. Ama farlar! Bu kadar pigmentli, kaliteli ve renk çeşidi çok olan bu farları şu çirkin kutulara koymaya utanmıyor musunuz :( Ya ben annemin makyaj malzemelerini didiklerken bile daha ışıl ışıl daha tatlı kaplı olanları kurcalıyordum. Şimdi ben nasıl makyaj yaparken bu önyargıyı yıkıp elimi Comfort Zone'a ya da tatlı 3lü farlara atayim. Uygun fiyatlı olman çok hoşuma gitse de bir dolar fazlaya sat ama şu kapağı değiştir be Wetnwild! Sen farların üstüne neremize sürmemiz gerektiğini yazacak kadar ince düşünceli bir firmasın, yakışıyor mu sana? Neyse biz yine de incelemeye başlayalım. Çünkü bunun sonu yok :( Mutsuzum :(


Vee elimde olan 3lü farlar. Hoop soldakiyle başlıyoruz: Silent Treatment. Ben kaş altına aşırı aşırı beyaz far uygulamayı sevemiyorum. Daha çok hafif pembelik yada bejlik olan renkler hoşuma gidiyor mat farlarda. Hatta simli ya da ışıltılı aydınlatıcılarda da! Neyse. O yüzden browbone denilen kaş altına uygulamada bu hafif pembemsi hafif kahvemsi rengi çok çok seviyorum. onu ne kadar sevdiysem crease yani katlanma bölgesine uygulamamız gereken, kocaman simleri olan kahverengiyi bir o kadar sevmedim. Her ne kadar fotoğraflar yaklaşık bir ay önce çekilmiş olsa da fark edileceği üzere ona hiç dokunmadım bile ve hala aynı durumda! Ve paletin 3. rengi olan eyelid denilen yani kirpik dibiyle katlanma bölgesi arasına uygulanması tavsiye edilen renk şuan baya harap olmuş durumda çünkü ba yı lı yo rum! Makyaj yapmaya deli gibi üşendiğiniz günlerde tüm göz kapağına sürüp bir rimel sürüp çıkabileceğiniz bir renk. Sırf bu griyimsi renk için bu paleti almaya değer mi? Değmeyebilir. Ama yine de seviyoruz be..
İkinci 3lü paletimiz: Walking on Eggshells. Kaş altı rengi için tekrar aynı şeyleri söylememe gerek yok: sevemiyoruuum. Ama crease için harika bir renk seçilmiş bu palette! Zaten geçiş rengi olarak genelde bronzer tadında bir renk kullanan ben, bu rengi çok seviyorum! Eyelid ise fazla... Pembe... Tamam her ne kadar bu tarz TATLIŞ renklere alışmaya çalışsam da ben sevemedim ya. Sanırım bu paleti benim için en kullanışsız Wetnwild paleti seçtim şuanda. Üzgünüm :(


İlk paleti olabildiğince özetle ve hızlı anlatacağım çünkü ikinci sırada bizi bir DİVA bekliyor!
The Naket Truth: Bence tam bir başlangıç paleti! İçinde hem günlük makyaj için harika renkler var. Hem de nerdeyse gece makyajına uygun diyebileceğimiz bir ışıltılı renk var ki kendinisi en altta crease rengi olarak yerini almış.
Comfort Zone: Ya ben bu palete bayılıyorum. Daha önce de söylediğim gibi bu fotoğraflar 1 ay önce çekildi ve kesinlike şuan kendini tanınmayacak halde! Şu sağ alttaki bok böceği rengi diye tabir edebileceğimiz renk için bir dakikalık saygı duruşu lütfen! Buaralar favori makyajım: katlanma bölgesine alelade bir bronzerla gölge geçip göz kapağıma sağ alttaki rengi kelimenin tam anlamıyla basıyorum! Ya hem günlüğe uygun hemde geceye uygun bir renk resmen. Aşık olmuş olabilir miyim? Diğer renklerden de bahsetmeden olmaz: sağ sıranın en üstünde bulunan renkle sol sütundan 3.yü göz kapağında inanılmaz güzel günlük bir makyaja çevirmek de buaralar favori işlemlerimden! Eğer aklınızda ay ben hangi paleti alsam bilemedim, indirim de geliyor karar vermem lazım falan gibi bir takım düşünceler geçiyorsa: comfort zone tek cevap. Ya isim bile zaten bizi motive etmiyor mu?

Sleek Allıklar

Merhaba!

Uzun zamandır yapmayı planladığım ama bir türlü başına oturup yazmaya başlamanın kısmet olmadığı blogumla karşınızdayım. İlk postumu ne yapsam diye düşünürken büyük keyifle kullandığım Sleek marka allıklarla ilgili yazmaya karar verdim.
Şimdilik Dupdurushop instagram hesabından ulaşabileceğiniz ya da yurt dışında giden bir arkadaşınız varsa rica edebileceğiniz bu markayı en kısa zamanda ülkemizde görmek için deliriyorum haha! Yakın zamanda makyaj_trendi, instagram hesabından, ülkemizde olmadığından ulaşamadığımız ama çok istediğimiz markaları sormuştu. Bu anket bana yakın zamanda yeni bir marka getirecekleri hissiyatını verdi. Umarım yanılmam! Sleek olmasa bile bahsi geçen markaların ülkemize girişi beni çok çook mutlu edecektir zaten. Neyse artık çok uzatmadan allıklara geçmek istiyorum.



Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki bu allıkların heeppppsi inanılmaz pigmentli! Kullanırken dikkatli olmak gerekiyor çünkü özellike 365 Flame'deki renkleri fazla kaçırınca çizgi film karakterine dönmek mümkün olabiliyor!
Sleek Face Form Light ile başlamak istiyorum. Beni tanıyanlar ya da instagram hesabımdan beni bilenler eminim ki farkındadır ki ben bu paletimsi şeye bayılıyorum! Bronzerı benim gibi açık tenliler için çok uygun! Turunculuktan yakından uzaktan ilgisi olmayan bu renk kontur işlemi için de birebir! Ne yazık ki koyu tenlilerde gözükmeyeceğini düşünsem de diğer iki renk için bile almaya değer. Ortadaki aydınlatıcı the Balm Mary Lou Manizer'ı hafif andırıyor. Ancak ondan daha sedefli ve hatta daha doğal bir görünüme sahip. İçinde çok çok küçük pembelikler de bulunuyor. Son olarak kitin içinde bulunan allık birebir Nars Orgasm. Hatta the Balm Hot Mama'dan daha fazla Orgasm'a benziyor diyebilirim. Işıltıları olan çok güzel bir pembemsi turuncumsu harika bir renk!
İkinci sırada ise ismini aklımda tutmakta aşırı zorlandığım hatta bunu yazarken bile elli kere kontrol ettiğim Pomegranate var. Benim için Nietzsche yazma zorluk seviyesine bile erişmiş olabilir -googleladı. Rengin defalarca yorumlarını okumuş olmama rağmen büyük bir inatla sipariş ettim ve aynı acıyı ben de yaşadım! Bu renk bir allık için fazla koyu. Ben bu tarz renkleri kırmızı rujlarla çok yakıştırsam da hem bu allığı hem de kırmızı ruju sürdüğümde annesinin makyaj çantasını karıştıran çocuklara benziyorum :( Çok hafif uygulandığında nude tonlarala iyi anlaştığına inansam da ne yazık ki benim için çok kullanışlı bir renk olmadı.
Ve üçüncü sırada love it or hate it diyebileceğim 365 Flame var. Bir çok seviyorum, bir fazla abartılı buluyorum. Ben de kararsızım yani haha! Fotoğraf ve görüntüleri çok yanıltıcı! Çok koyu olmasını bekleyebileceğimiz 2. ve 3. renkler aslında 1. renkten daha açık. Tamam kafa karıştırıcı oldu biliyorum. Ben 3 renge de bayılsam da birbirlerine fazla yakınlar. 3. renk yani Molten çok hoş ışıltılara sahip. Ortadaki renk yani Bon Fire da oldukça mat bir renk ve sanırım paletteki favorim o. İlk renk ise olmasını beklediğinizden daha koyu duruyor. Ama şunu kabul etmeliyim ki bu palet gerçekten tam olarak yaz için tasarlanmış!

Sizin denediğiniz sevip ya da nefret ettiğiniz Sleek allıkları var mı?